Yazan: Ayşe Ceyhan Düzgün
Sularımız vardı bizim
Yüzümüzü ortak yuduğumuz...
Gemiler yüzdürürdük karpuz kabuğundan
Kese kâğıtlarından
İçinde
Pürneşe düşlerimiz eğlenirdi
Gün ışıyınca
Ya ben biterdim eşiğinizde
Ya sizin ley leyleriniz dolardı bahçemize
Ekmek üzeri yağlı reçel...
Tekini sokakta giydiğimdi çocukluğum
Bir başka delişmendi güneşimiz
Elif- Ba’ larla başlardı yaz
Kızılcık sopasıyla pişerdi
Umarsız, ağlamaklı gülüşlerimiz
Arılar, kuşlar konardı avutmaya
Sonra coşardı hep birlikte
Sordum Sarıçiçeklerimiz
Bir sestik
Temmuz sıcağında
Umuda koşar gibi koşardık
Evlerimiz bizimdi
Bayramlarımız bizim
Beraber tozuyandık
Beraber süpürülürdü
Çitlembik kabuklu kapı önleri
Kömürse kömür, kirse kir
En çok ellerimiz dokunurdu
Babalarımızın alın terine ve toprağa
Çizilmedik yol yoktu sekseğe
Patlak toplar yakarken tenimizi
Can kapar, can verirdik nefes nefese
Ceplerimizde gazoz kapakları
Rengarenk dünyalara açılan bilyelerimizle
Her darbede savrulsak da biraraya gelen
Ama güçlü, ama mağrur, ama kırılgan
Aynı sokakların
Dokuz kiremidiydik biz